Ortak Akıl İş Platformu, TABA-AmCham iş birliğinde ve DÜNYA Gazetesi’nin medya ana sponsorluğunda, “Global Ekonomi ve Borsalar” buluşması düzenlendi.
Çeşitli sektörlerden iş dünyası temsilcilerin katıldığı etkinliğin açılışında konuşan TABA-AmCham Başkanı Süleyman Sanlı, işletmelere halka açılmaları önerisinde bulundu. Finansman konusuna değinen Sanlı, “Şirketlerimiz artık finansa erişmekte zorlanıyor. Bunun en güzel yöntemi de şirketlerimizin kurumsallaşarak, borsaya açılmaya hazır hale gelmeleri ve buradan ilerlemek. Amerikan borsasında da son derece güzel açılışlar yapıldı, ancak kötü açılışlar da var.
O nedenle bunun yol haritalarını doğru belirlenmesi gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu. Türkiye ve ABD ticaretine de değinen Sanlı, ABD’nin yıllık 2,9 trilyon dolar ithalat, 2,3 trilyon dolar ihracat gerçekleştirdiğini, Türkiye’nin ihracatında ise ABD’nin, İtalya ve Birleşik Krallığı sollayarak ikinci sıraya yükseldiğini, bunda TABA-AmCham’in çok büyük katkısı olduğunu söyledi. Sanlı, “Hedefimiz Almanya’nın tahtını da Türkiye’nin ihracatında aşmak” dedi.
Burcu Kösem ve Sait Ravanoğlu’na plaket
Konuşmaların ardından TABAAmCham Başkanı Süleyman Sanlı, Dünya Gazetesi CEO’su Burcu Köseme’e plaket verdi. TABA AmCham Saymanı’ı ve Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Ökçün de Dünya Gazetesi Kurumsal İletişim Müdürü Sait Ravanoğlu’na plaket taktim etti. Ayrıca yeni üyelere de plaket verildi.
Markalı ihracat vurgusu
ABD ile Türkiye arasındaki dış ticaret hacminin 36 milyar dolar olduğuna, iki ülke arasında 100 milyar dolar ticaret hedefini bulunduğuna dikkat çeken Sanlı, markalı ihracatın önemine vurgu yaptı. Son 2 yılda 6 Türk markasının ABD’de kendi markalarıyla girme imkanı tanındığını dile getiren Sanlı, “Bu anlamda hızlıca ilerliyoruz.
Şu anda Amerika’da yaptığımız işlemlerde kilo başı müracaat değerlerimiz de son derece güçlü. Tabii dünyadaki dengeleri de Jeopolitik değişimleri de gözlemliyoruz” diye konuştu. Türkiye’de 11 şehri etkileyen deprem felaketi sonrasında yardımların toplanması ve getirilmesine de öncülük ettiklerini dile getiren Sanlı, “Üyelerimiz vasıtasıyla, tam 4 bin ton yardım malzemesi Türkiye’ye geldi.
Yine kampanyayla ilk haftada 56 milyon dolar, ikinci haftada 36 milyon dolar dolar seviyesine yardımlar toplanarak deprem bölgelerine ulaştırıldı” diye konuştu.
“İhracatımızı büyütmeliyiz”
Dünya Gazetesi CEO’su Burcu Kösem de Kovid-19 salgınının ardından Rusya-Ukrayna savaşı, enerji, tedarik zinciri ve gıda güvenliğinde yaşanan sıkıntıların ardından şu anda jeopolitik riskleri artıran Orta Doğu’daki savaşın gündeme oturduğunu söyledi.
Bütçe rakamlarına da değinen Kösem, Türkiye’nin merkezi yönetim bütçesinin temmuz ayında 48 milyar TL, ağustos ayında 51,3 milyar TL fazla verdiğini, ancak eylül ayında 129 milyar TL açık verdiğine işaret ederek, “Demek ki bizlerin biraz daha ticari tarafta farklı atılımlar yapmamız gerekiyor.
İhracatımızı büyütmemiz gerekiyor. Bunu Amerika’yla yapabiliriz. Uzakları yakın edebiliriz” diye konuştu. Türkiye’nin açıklanan 12’nici kalkınma planında daha güçlü ve afetlere dayanıklı, yüksek katma değerli üretimi ve teknolojik dönüşümü önceleyen bir Türkiye olduğuna işaret eden Burcu Kösem, “Ben bu hedeflere el birliğiyle, güç birliğiyle ulaşabileceğimize inanıyorum” diye konuştu.
“Daha güçlü olmak için yarını doğru okumak gerekiyor”
Ortak Akıl İş Platformu Başkanı Dr. Yılmaz Sönmez, savaşlara işaret ederek, “Belirsizlik çağındayız” dedi. Çok kutuplu bir dünyaya gelindiğini savunan Sönmez, bugünün dünyasında daha güçlü olmak için yarını doğru okumak gerektiğinin altını çizdi. Dr. Yılmaz Sönmez, şunları söyledi: “ Risklerle, fırsatlarla, krizlerle döngüsünü devam eden bir dünya.
Bunu yönetebilmek, adapte olabilmek, geliştirebilmek, ayakta kalmak yetmiyor. Aynı zamanda bizim ilerlememiz lazım. Yeni bir yönetim modeli, strateji, iş geliştirme, iş birlikleri, yeni network ağları ve geleceği doğru okuyarak ona hazırlık yapmak gerekiyor. Bunu yapan işletmeler dönüşerek büyüyecek ve gelişecek. Bunun da farkına varamayan, gündelik meşguliyetler içerisinde günü geçiren işletmelerin de yarınları olmayacak.”
“Bütün kaynaklar oraya gidiyor enerji daha çok prim yapacak”
A1 Capital Yatırım Menkul Değerler Genel Müdür Yardımcısı Baki Atılal, belirsizlik ortamında paranın maliyetinin yüksek olduğu bir dönemden geçildiğini söyledi. Doların yanı sıra, mevcut konjonktürden dolayı biraz altın ve enerjinin güçlü göründüğüne işaret eden Atılal, “Enerji daha fazla primi yapacak.
Çünkü bütün kaynaklar o tarafa gidiyor. Yeşil enerji dahil” dedi. Türkiye’de ise ekonomi yönetiminin para politikası ve faiz artırımına da işaret eden Atılal, “Görüntü itibariyle 37,5’a kadar çıkartacak. Reel politika faizi vermek istiyorsa” dedi.
Yine, 2024’de ciddi sıkılaşma söylemine işaret eden Atılal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Büyüme projeksiyonumuza göre, 2024’ün ortasında para yurt dışından akmaya başlayacak. Dünyada faiz indirimleri olacak. Onlarla biz toparlanma evresine gireceğiz, ancak ne ABD, ne de Avrupa tarafında öyle bir projeksiyon yok. 2025’e kadar faizler bu seviyelerde kalacak, sonra inip 2026’da tekrar yukarı hareket edecek. Ancak Ortadoğu’daki savaşın ne olacağı belli değil.”
“İran’ı beklemiyoruz ancak müdahil olursa felaket olur”
İsrail’in Gazze’ye saldırısı karşısında Lübnan ve İran’ın olası müdahillik senaryosunu da değerlendiren Baki Atılal, “Mevcut durumda kalırsa 4 dolar brent petrolü artırıyor. Enflasyona etkisi bizim gibi ülkelerde 1. Gelişmekte olan ülkelerde 0,5 puan. Lübnan işin içerisine girerse o zaman 8 dolar artıyor ve bizim gibi ülkelere etkisi yaklaşık 4-5 puan. Lübnan işin içine girerse 8 dolar artırıyor.
Bizim gibi ülkelere etkisi yaklaşık 4-5 puan oluyor. İran’ın bir taraf olmasını beklemiyoruz, çünkü o tamamıyla bir felaket senaryosu üzerine dönüyor ki 64 dolar artarak 150 dolara gelir ve 150 dolarda birçok ülke şalter indirir” diye konuştu. ABD’de iflas eden şirketlerin şu anda, 2022’nin iki katı olduğuna işaret eden Atılal, “Faizler etkili, Bunlar tüketici ve sağlık sektörleri” ifadelerini kullandı.
“2025-2026 yılından sonra çok daha iyi bir piyasa görüyorum”
A1 Capital Yatırım Menkul Değerler Direktörü Mustafa Keskintürk, global piyasaların birçok kırılganlıklar yaşadığını, şu anda piyasaların en çok Fed’i takip ettiğini belirterek, “Ne zaman arttırmayacak ya da düşüşe geçecek. Ana dalgalardan biri bu” dedi.
Enflasyonun da jeopolitik risklerle yükseldiğini dile getiren Keskintürk, bu durumun ev fiyatları ve kiraları ciddi oranda artırdığını vurguladı. Keskintürk, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ev fiyatları ve kiralar arasında artık tahmin edemediğimiz bir oran var. Yani ev ve araba almak hayal oldu. Tüketim çılgınlığı, ev ve otomobil fiyatlarının artmasıyla tamamen harcamaya döndü. Dolayısıyla insanlar küçük miktarlarını nerede değerlendirecek? Tabii ki borsada.
Açığa satış yasağının da olmasıyla borsa 3 yıldır ralli sürecinde.” Hisse senedi piyasalarına değinen Keskintürk, dolar ve enflasyona karşı konjonktüre uygun hisselerle koruma sağlamanın mümkün olduğunu belirterek, “Bunlar hangi şirketler? TL maliyeti olan, dolar borcu az olan, nihai ürünlerini dövizle fiyatlayan şirketler, dolar her yukarı gittiğinde ya da enflasyonla ilgili kaygılar yükseldiğinde bu hisselerin fiyatlarının da yükseldiğini görüyoruz. Dövizin çıkışına ya da enflasyona karşı koruma altına almaya çalışan ciddi bir yatırımcı kitlesi var.”
Enflasyon ve işletme maliyetlerinde 2014’te artış öngörüsünde bulunan Keskintürk, “2025, 2026’dan sonra çok iyi bir piyasa görüyorum. Ancak o döneme kadar ne yapacağınız, fiyat artışlarına karşı ezilmeden durabilmek önemli” dedi.